20 Şubat 2010 Cumartesi

19 Şubat 2010 Cuma

BÜTÇE AÇIĞI SORUNU

Merkezi Yönetim Bütçesi yılın ilk ayında 3 milyar 121 milyon TL açık verdi. Ocak ayında bütçe giderleri 22 milyar 646 milyon TL, bütçe gelirleri ise 19 milyar 525 milyon TL olarak gerçekleşti

Maliye Bakanlığı Ocak ayı Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu’nu açıkladı. Buna göre, Merkezi Yönetim Bütçe açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.2 artarak 2 milyar 967 milyon TL’den 3 milyar 121 milyon TL’ye yükseldi. Ocak ayında faiz dışı fazla yüzde 263.6 artışla 2 milyar 968 milyon TL oldu. Yılın ilk ayında bütçe giderleri 2009 yılı Ocak ayına göre yüzde 20.5 artarak 22 milyar 646 milyon TL’ye çıktı. Geçen yılın aynı döneminde gider 18 milyar 796 milyon TL olarak gerçekleşmişti. Yılın ilk ayında faiz hariç bütçe giderleri yüzde 10.3 artışla 16 milyar 557 milyon TL oldu.

Faiz giderlerinde yüzde 61’lik artış

2009 yılı Ocak ayında 3 milyar 783 milyon TL olan faiz giderleri, 2010 yılının Ocak ayında yüzde 61 artışla 6 milyar 90 milyon TL’ye yükseldi. Faiz giderlerindeki bu artış borç stokunun vade yapısına bağlı olarak ortaya çıkan dönemsel bir gerçekleşmeyi ifade ederken, faiz giderleri program hedefleri ile uyumlu bir seyir izliyor. Bütçe gelirleri Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23.3 artarak 15 milyar 830 milyon TL’den 19 milyar 525 milyon TL’ye çıktı. Aynı dönemde vergi gelirleri ise yüzde 25.2 artışla 17 milyar 304 milyon TL olarak gerçekleşti.

Bütçe gideri 22.6 milyar TL

2010 yılı merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 286 milyar 981 milyon TL ödenekten Ocak ayında 22 milyar 646 milyon TL gider gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde 18 milyar 796 milyon TL harcama yapıldı. Ocak ayında faiz hariç giderler için öngörülen 230 milyar 231 milyon TL ödeneğin yüzde 7.2’si kullanılırken, 16 milyar 557 milyon TL gider gerçekleşti. Personel giderleri yılın ilk ayında 6 milyar 321 milyon TL oldu. Sosyal Güvenlik Kurumları devlet primi giderleri için geçen yılın yüzde 50.3 artış göstererek 1 milyar 38 milyon TL oldu. Bu artışta 15 Ocak tarihinden itibaren genel sağlık sigortası kapsamına alınan kamu personeli için genel sağlık sigortası primi ödenmeye başlaması etkili oldu.

Sağlık giderleri 204 milyon TL’ye geriledi

Mal ve hizmet alımı giderleri geçen yılın Ocak ayına göre yüzde 32.9 azalarak 735 milyon TL’ye geriledi. Bu azalışta, kamu personeli sağlık giderlerinin genel sağlık sigortası kapsamında karşılanması ve yeşil kartlıların sağlık giderlerinin meydana gelen azalma etkili oldu. Merkezi yönetim sağlık giderleri 2009 yılı Ocak ayına göre yüzde 62.3 azalarak 542 milyon TL’den 204 milyon TL seviyesine geriledi. Ocak ayı sağlık harcamalarının 6 milyon TL’si kamu personelinin tedavi ve ilaç giderlerinden, 198 milyon TL’si ise yeşil kartlıların tedavi ve ilaç giderlerinden oluştu.

Cari transferler 7.9 milyar TL’ye ulaştı

Yılın ilk ayında cari transferler geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.9 artarak 7 milyar 950 milyon TL olarak gerçekleşti. Sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerine yapılan transfer yüzde 12.3 artışla 4 milyar 773 milyon TL oldu. Cari transferler içindeki tarımsal destekleme ödemeleri 456 milyon TL olarak gerçekleşti. Mahalli idare payları ise 1 milyar 688 milyon TL olduğu belirlendi. Bu yılın ilk ayında 35 milyon TL sermaye gideri gerçekleşirken, 38 milyon TL sermaye transferi yapıldı. Borç verme giderleri 440 milyon TL olarak gerçekleşti.

Vergi gelirleri yüzde 25.2 arttı

Bütçe gelirleri ise Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23.3 artarak 15 milyar 830 milyon TL’den 19 milyar 525 milyon TL’ye yükseldi. Yılın ilk ayında vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25.2 artışla 17 milyar 304 milyon TL’ye ulaştı. Vergi dışı diğer genel bütçe gelirleri 2009 yılının Ocak ayına göre yüzde 11.8 artarak 1 milyar 955 milyon TL olarak gerçekleşti.

Vergi türleri itibariyle Ocak ayı gerçekleşmelerine bakıldığında geçen yılın aynı ayına göre, Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi yüzde 49.8, Özel Tüketim Vergisi yüzde 28.7, İthalde Alınan Katma Değer Vergisi yüzde 81.9, Damga Vergisi yüzde 16.7, Harçlar yüzde 18.7 ve diğer vergiler tahsilatı ise yüzde 34.8 oranında artış gösterdi. Diğer taraftan Gelir Vergisi’nde yüzde 5.7, Kurumlar Vergisi’nde yüzde 11.9, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nde yüzde 18.2 azalış meydana geldi

10 Şubat 2010 Çarşamba

Cushing sendromu

Bu türden bir hastalık, aşırı miktarda glukorkortikoid hormonlar kanda dolaşmaya başladığı zaman ortaya çıkar. Bu türden bir aşırılığın ortaya çıkması adrenal bezlerde fazla üretimin olması veya bir başka rahatsızlığı tedavi etmek için steroid ilaçların uzun süreyle kullanılmasının sonucu olabilir. Bu hastalık adını 20.ci yüzyılın başlarında ortaya çıkan Amerikalı bir cerrah olan Harvey Cushing den alır.

Belirtiler
- Birkaç ay ile yıllar arasında değişen bir süreden sonra yüz yuvarlaklaşır ve daha kırmızı bir görünüm alır.
- Omuzlar arasında ve üstünde kambura benzer yağ birikimi
- Gövdenin alt kısmında cilt üzerinde çatlaklar
- Bitkinlik ve kaslarda zayıflık
- Su toplanması (ödem)
- Hipertansiyon
- Aşırı kıllanma
- Ruhsal sarsıntı
- İktidarsızlık veya adetten kesilme
- Özellikle omurga ve leğen kemiklerinde osteoporoz
- Şeker hastalığının başlaması
- Çürüklerin çok kolay bir şekilde ortaya çıkması

Teşhis
Doktorunuz fizik muayenede omuzları ve başınızı, Cushing e özgü değişiklikler açısından dikkatlice inceleyecektir. Yüzde yuvarlaklaşma ve kızarma, boyun kemikleri ve omuzlar arasındaki yağ dokusunda artış, teşhis açısından önemli bulgulardır. Bunlara sıklıkla kol ve bacaklarda morluklar da eşlik eder. Herhangi bir hastalığınızın tedavisi için (romatoid artrit, astım ya da bir deri hastalığı) kortikosteroid kullanıyorsanız, cushingin teşhisi oldukça kolay olacaktır. Ancak hastalık, böbrek üstü bezlerinizde aşırı hormon artışına bağlıysa, bazı testler için hastaneye yatmanız gerekebilir. Bu hormon artışı, böbreküstü bezi tümörü her iki bezde aşırı büyüme ya da bu bezlerin aşırı uyarılmasına yol açan bir hipofiz tümörüne bağlı olabilir.Karaciğerin ya da bazı başka organların habis tümörleri de Cushlng sendromuna yol açabilirler. Kan ve idrar testleri yapılarak, steroid hormonların düzeyinin artıp artmadığı anlaşılabilir. Hipofiz ve böbreküstü bezlerinin bilgisayarlı tomografisi de alınabilir.
İyi huylu bir hipofiz bezi tümörünün veya böbrek üstü bezi (adrenal) tümörünün veya böbrek üstü bezi (adrenal) tümörünün başarılı bir şekilde alınması tam bir iyileşme ile sonuçlanabilir. Ancak uzun süreli hormon tedavisi gerekebilir. Kalp krizleriyle birlikte ortaya çıkan hızlı bir ateroskleroz (damar sertliği) ve omurgada çatlaklar sık sık görülür. Eğer tedavi edilmezse, bu rahatsızlık ölümle sonuçlanabilir.
Eğer nedeni steroidin aşırı dozda kullanımı ise, steroid hormonların dozajı azaldıkça belirtiler yavaşça kaybolur.

İlaç Tedavisi
Eğer belirtiler bir ilaç tedavisi olarak steroid hormonların alınması nedeniyle ortaya çıkıyorsa, tedavi bunların kullanımı durdurmayı veya dozajı azaltmayı içerir. Ancak bu türden bir ilaç tedavisini doktorunuza danışmadan kesmeyin. çünkü steroid tedavisinin aniden durdurulması, söz konusu olan hastalığı hızlandırabilir (astım veya steroidin önerildiği diğer hastalıklar). Doktorunuz steroid dozajında kademeli bir şekilde giden bir azaltmayı önerecektir. Bazı durumlarda ilk başta önerilen steroidin yerine başka bir ilaç kullanılabilir: Stereoid ilaç tedavisinin dur-durulmasından bir yıl kadar sonra, yaralanma, enfeksiyon veya ameliyat gibi fiziki bir stres adrenal hormonun üretilmesinde tehlikeli bir yetersizliği ortaya çıkarabilir ve bu da acil tedaviyi gerektirebilir (Addison hastalığına bakın).

Cerrahi Müdahale
Cushing sendromu adrenal bezlerde, hipofiz bezlerinde veya karaciğerde bir tümörün sonucu olarak ortaya çıkıyorsa tümörün alınması veya hatta eğer adrenal bezlerde ise bezlerin hepsinin alınması en iyi tedavi şekli olabilir. Hipofiz bezlerindeki bir tümör için radyasyon tedavisi bir çözüm olabilir.
Eğer tedavi sonucunda adrenal bezler vücudun gerektirdiği hormonları temin edemez hale geliyorsa, doktorunuz eksik hormonları karşılaması için ağızdan bazı ilaçların alınmasını önerecektir.

5 Şubat 2010 Cuma

Kavanoz ve Kahve

Ne zaman; hayatında bazı şeyler cekilmez hale gelirse,
Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa,
O zaman; mayonez kavanozu ve iki fincan kahveyi hatırlayınız ...
Işte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi şöyle;
Bir gün bir Felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir.
Ders başladığında;
Hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır.
Sonda DA kavanozu ağzına kadar tenis TOPLARI ile doldurur.
Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar ...
Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.
Bunun üzerine;
Profesör önündeki kutulardan Birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker.
Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar.
Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler yine hep birlikte;
'Evet doldu' derler.
Profesör bu defa DA, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.
Tabii ki kumlar DA çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.
Profesör yine aynı soruyu sorar.
Öğrenciler de yine koro halinde 'evet doldu' derler.
Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır.
Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye.
Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.
Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar ...
Ardından Profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;
'Bu kavanoz Sizin hayatınızdır.
Tenis TOPLARI;
Hayatınızdaki önemli şeylerdir.
Yani aileniz, çocuklarınız, SAGLIGINIZ, arkadaşlarınız gibi.
Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.
Çakıl taşları ise;
Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir.
Yani İşiniz, eviniz, arabanız gibi.
Kum ise;
diğer ufak tefek şeylerdir.
Şayet kavanoza önce kum doldurursanız;
Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.
Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.
Vaktinizi ve Enerjinizi;
Ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz;
Bu defa DA önemli şeyler için vakit kalmayacaktır.
Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.
Çocuklarınızla oynayın.
Sağlığınıza dikkat edin.
Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.
Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.
Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.
Öncelikleri, Sıralamayı iyi bilin.
Gerisi hep kumdur ... '
Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar;
'Hocam peki, o iki fincan kahve nedir? "
Profesör gülerek cevaplan;
'Bu soruyu bekliyordum.
Hayatınız Ne kadar dolu olursa olsun;
Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır ... '

bill gates ve volkswagen

Bill Gates, Comdex bilgisayar Fuarını gezdikten sonra şu

açıklamayı yapar:

"Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar

hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara

alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu atmamız mümkün

olacaktı. "

Volkswagen, Bill Gates'in bu sözleri üzerine, gazetelere şu ilanı

verir:

"VW teknolojisi Microsoft teknolojisi gibi olsaydı otomobiller şöyle

olurdu:

1 - Her aldığınız arabada tek koltuk olur, diğer koltuklar için

ekstra lisans parası ödemek zorunda kaırdınız.

2 - Arabalarımız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışırdı.

3 - Ortada hiç bir neden yokken otomobiller günde en az iki kere stop

ederdi.

4 - Yol çizgileri onu yeniden boyandığında yeni bir otomobil almak

zorunda kalırdınız.

5 - Otoyolda giderken birdenbire otomobilin bütün Göstergeleri

kilitlenir ve sizin bunu kabullenip arabayı bastan çalıştırmanız

gerekirdi.

6 - Bazen sağa dönüş gibi basit bir manevra, arabanın tamamen stop

etmesine neden olur ve bu durumda motoru tekrar yüklemeniz

gerekirdi.

7 -- Macintosh Güneş enerjisiyle çalışan daha güvenli, çok daha

süratli bir otomobil yapar ancak bu araba mevcut Yolların sadece

yüzde beşinde gidebilirdi.

8 - Yağ, hararet ve akü ikaz ışıklarının hepsi ortadan kalkar ve tek

bir "Genel Koruma Hatası" Sinyali olurdu.

9 - Yeni koltuklar herkesin ayn boy ve ağırlıkta OLMASINI gerektirirdi.

10 - Bazen araba durup dururken kilitlenir ve aynı anda kapı kilidini

açıp Marsa Basıp bir elle de anteni tutmadıkça blokaj çözülmezdi.

(Ctrl + Alt + Delete)

11 - VW her yeni model Otomobili piyasaya çıkardığında müşterilerin

araba kullanmayı bastan öğrenmeleri gerekirdi. "

12 - Kaza anında, hava yastıkları açılmadan evvel "Emin misiniz?" diye

sorardı.

ZAYIFLARKEN...

Zayıflarken yapmamanız gereken 6 şey


Çağımızın hastalığı obezite için artık büyük bir sektör var ve bu konuyla bilgisi ve eğitimi olan olmayan herkesin fikri var. Sadece fikirler değil kullanılan ilaçlar, uzak doğudan gelen baharatlar, detoks günleri veya sağlık adına yapılan çok çeşitli ve garip uygulamalar var. Çoğu insan da maalesef bu tuzaklara düşmektedir.

Doğru zayıflamak ve ilerleyen zamanlarda kilonuzu korumak için yapmamanız gerekenleri basitçe özetlerse şu 6 madde çıkıyor ortaya.

1. EKMEĞİ AZALTMAYIN; temel besin karbonhidratların önemini daha öncede bahsetmiştim. Hiç ekmek veya karbonhidrat yememeye alıştırırsanız kendinizi metabolizmanız yavaşlar. En sık yapılan hatalardan biri de ekmek yememek.

2. LAKTASİF ETKİLİ ÇAYLAR İÇMEYİN; bu çeşit çaylar veya bilmediğiniz otlar zararlı olabilir. Özellikle sinameki gibi bağırsakları çalıştırıcı bitki çayları bağırsak duvarlarında tahrişe neden olur ve düzelmesinden çok bağımlı yapar.

3. İLAÇ KULLANMAYIN; kim önerirse önersin zayıflamanızı sağlaması için ilaç kullanmayın. Zayıflatıcı olduğu veya yağ yaktığı iddia edilen ilaçların mutlaka bir yan etkisi vardır. Bunun için kendinizi ve sağlığınızı riske atmayın.

4. DETOKS DİYETLER YAPMAYIN; 1 veya 2 haftalık yapacağınız detoks diyetler kilo verdiğinizi görünce sizi mutlu eder. Ama bu diyetler sizi halsiz, yorgun bırakır hatta daha ciddi rahatsızlıklara neden olur. Sağlıklı bir diyetin size daha iyi geleceğini bilmelisiniz. Çünkü dengeli bir beslenme sizi daha çok rahatlatır ve toksinlerden arındırır.

5. LAHANA ÇORBASI EZİYETİNİ BIRAKIN; yine çok moda olan ve çoğu kişinin denediği bir diyette lahana çorbasıdır. Sabah öğle akşam sadece çorba içerek vereceğiniz kilo da sadece su kaybıdır. İnanın bu şekilde kilo verenlerin hepsi tekrar kilo alıyor. Lahanayı haşlayıp suyunu içmek de ciddi zorlayıcı ve lezzetsiz bir durum olsa gerek. Lahanayı sebze olarak pişirdiğiniz zaman da yararını görürsünüz ama yanında 1-2 dilim ekmek ve yoğurt yemelisiniz.

6. AÇ KARNINA SİRKELİ SU İÇMEYİN; bu aslında sizin tercihinize kalmış bir şey ama sabah aç karnına sirke içmenin zayıflatıcı bir etkisi yok. Sabah sabah işkence gibi sirke içmekten hoşlanan kişiler var mı bilemiyorum ama bana da çok sık sorulan bir sorudur bu. Sirkeyi salatanıza koysanız olur ama bu zayıflatır diyemeyiz.

Kilo vermek için öncelikle sağlığınızı düşünmelisiniz. Hızlı kilo verme hayalleri sizi yanlış ve geçici yolara itmesin. Görüştüğüm kişiler içinde karşılaştığım en büyük problem şu ki; kısa bir dönemde ne kadar çok kilo verirsem o kadar iyi düşüncesi. Fakat bu kimseye fayda sağlamıyor. Ve verilen kiloların çoğu geri alınıyor

2 Şubat 2010 Salı

AFT ve UÇUK


Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste, diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Aft genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.

Aftın oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.

Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.

Aft oluşumunda hangi faktörler önemlidir?

STRES

Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir.

Hanımlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.

YİYECEKLER

Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler aft oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır.Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen kara buğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle.de aft oluşumunu hızlandırırlar.

TRAVMA

Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.

DİŞ MACUNU

Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan "sodyum lauryl sulhate" ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir.

Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom's of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)

SİSTEMİK HASTALIKLAR

Behçet Hastalığı: Genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi, birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı aftlarla kendini gösteren bir hastalıktır.

Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı aftlar görülebilmektedir.

DİĞER NEDENLER

B12 vitamini ve demir noksanlığı,sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de aft oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.

Tedavi

Aftlar herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. Aft sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:

Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için:

Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalır.

"2% hydrogen peroxide" solusyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile aft bölgesi temizlenebilir.

Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem aft üzerine sürülebilir.

Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solusyonla günde üç kez gargara yapılabilir,

Yemeklerden önce aft bölgesine "xylocaine" solusyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.

Aft üzerine uygulanacak "orabase", "Gly-oxide", "Cankaid","Ambesol" gibi ağız içi kremler uygulanabilir.

"sucralfate" tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.

Özellikle aftı başlangıç aşamasında "tetrasiklin" tableti suda eriterek elde edilen solusyon ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir topikal steroid "%0.1 lik triamcinalone" uygulanması ya da steroidli bir gargara "betamethasone syrup" ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

"Chlorhexadine" gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.

"Tetrasiklin" şurup la hazırlanan 12,500 unite "nystatin", 1.25 mg "diphenhydramine", ve 0.25 mg/m "hydrocortisone" karışımı 'shotgun' solusyonu olarak kullanılabilir.

AFT (canker sores=mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters=cold sores) arasındaki farklılıklar:

Aft ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok temel farklılık vardır:

AFT

1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.

2. Bulaşıcı değildir.

3. Aftın oluşmasına virüsler neden olmaz.

UÇUK

1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (blisters) şeklinde başlar.

2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. Aft ağız içerisinde tüm bölgelerde olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.

3. Bulaşıcıdır.

4. Virüsler tarafından meydana getirilir.

UÇUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Uçuk çıkmadan önce kendini belli eder (0-24 saat önceden); karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama hissedilir. Bunu o bölgenin kızarması, şişmesi ve daha sonra da içi sıvı dolu kabarcıkların ortaya çıkışı izler. Bu kabarcıklar konuşurken, gülerken, yiyip içerken acı ve ızdırap verir. Zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak görüntüyü bozan çirkin bir yara haline gelir.

NASIL BULAŞIR?

Uçuk, ön belirtileri ile açık yaranın kapanması süresi arasında bulaşıcıdır. Uçuğu olan bir kişinin kullandığı, havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalardan ve uçuklu kişinin öpmesi sonucu bulaşır. Uçuk virüsü (Herpes simpleks) ile insan genellikle ilk defa küçükken (0-5 yaş) tanışır. Uçuğu olan aile bireylerinden birinin “Sevgi dolu” öpücüğü sonucunda uçuk virüsü vücuda girer. Çoğunlukla fark edilmeyen küçük kızarıklıklar şeklinde ortaya çıkar; ağız içi, diş etleri ve dudaklar enfekte olur. Ama kimi hassas bünyelerde ciddi enfeksiyon şeklinde görülebilir.

DİKKAT! UÇUK BULAŞICIDIR!

Uçuğa dokunulmamalıdır. Dokunulursa eller çok iyi yıkanmalıdır.

Bayanlar makyajlarını çıkarırken özellikle çok dikkat etmelidirler. Kesinlikle gözlere dokunulmamalıdır.

Özellikle bebekler, çocuklar ve diğer insanlar öpülmemelidir.

Uçuklu insanın kullandığı havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalar ayrılmalı ve başkalarının kullanmasına izin verilmemelidir.

Yerken, içerken kullanılan malzemeler özellikle çocuklar ile paylaşılmamalıdır.

Uçuk ve uçuk yarasının kabuğu ile oynanmamalıdır. (Parmaklara uçuk virüsü bulaştırırken, uçuk yarasına da diğer mikroplar bulaştırılmış olur.)

NİÇİN NÜKSEDER?

Uçuk virüsü (Herpes simpleks) vücuda girip ilk enfeksiyonu yaptıktan sonra o bölgedeki isnir düğümüne girip yerleşir ve istenmeyen bu misafir, vücudun zayıf düştüğü durumlarda çoğalır ve uçuk çıkar.

Stres

Aşırı yorgunluk, uykusuzluk

Aşırı güneş ışığı ve UV ışınları

Diğer enfeksiyonlar

Adet dönemi, hamilelik gibi durumlarda virüs aktif hale geçebilir.

KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?

Öncelikle uçuğun nüksetmesine sebep olan durumlardan sakınmak gerekir. Örneğin strese bağlı olarak gelişir ise; stresimizi azaltacak gevşeme tekniklerini öğrenmek. Yorgunluk ve uykusuzluk sebep ise; dinlenmek ve iyi uyumak. Güneş sebep oluyor ise; dudaklar için koruyucu krem ya da yüksek koruma faktörlü güneş yağı kullanmak ve şapka ile yüzü güneşten korumak gerekir. Tüm alınan önlemlere rağmen uçuk yine de nüksedebilir.

Ön belirtiler (karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama) hissedildiğinde o noktaya kısa aralarla antiviral bir uçuk kremini uygulamak gerekir. Uçuk ya hiç çıkmayacaktır ya da çıksa bile hafif seyredecektir.

EN ETKİLİ ŞEKİLDE NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Önceden bazı madde ve ilaçlar uçuğun verdiği rahatsızlığı azaltmak için kullanılmıştır:

Alkol ve antiseptik ilaçlar, Uçuğun üzerindeki bakteri enfeksiyonunun gelişmesini engeller

Ağrı kesici ilaçlar; Uçuğun sebep olduğu ağrıyı azaltır.

Buz uygulamak; Ağrı azaltılabilir
Oysa günümüzde etkili tedavide kullanılan antiviral uçuk kremleri, deriden geçerek uçuk virüsüne (Herpes simpleks) etki eder ve deriye zarar vermelerini engeller.

KİMLER ÖZELLİKLE RİSK ALTINDADIR?

Sık sık veya uzun süreli olarak uçuk çıkıyorsa (Örneğin tedaviye rağmen 10 günden daha uzun süre devam ediyorsa)

Uçuk, bir bebekte ya da 6 yaşından küçük bir çocukta çıkmışsa

Dudak, ağız ve burun çevrenizin dışındaki vücut bölgelerinde, özellikle de gözlerinizde, parmaklarınızda ya da cinsel organınızda uçuk çıkmışsa

Uçuk ile birlikte baş ağrısı, ateş ve kas ağrısı gibi başka şikayetleriniz varsa

Uçuk sarı renkte cerahatli ise

Bağışıklık sisteminizi baskı altına alan ilaçlar, örneğin kortizonlu ilaç kullanıyorsanız

Bağışıklık sisteminizin zayıflığı (yani bulaşıcı hastalıklarla mücadele etme gücünüzün azalmış olması) nedeniyle tıbbi kontrol altındaysanız.